2023-04-26
Maya Uygarlığı, astronomi ve takvim konularına büyük ilgi duyuyordu. Bu konulara o kadar ilgi duyuyorlardı ki, gezegenlerle bağlantılı olduğuna inanılan son derece karmaşık bir takvim geliştirdiler. Bu takvim, uzun bir süredir sırrı çözülemeyen bir gizemdi.
1940'larda başlayan çözümleme çalışmalarından bu yana, Maya Uygarlığı'nın 819 günlük takvimi bilim insanları tarafından çözülemeyen bir gizem olarak kalmıştı. Ne Ay, ne Güneş ne de başka bir gökcismiyle mantıklı bir şekilde eşleştirilemiyordu. Ancak Tulane Üniversitesi'nden antropologlar John Linden ve Victoria Bricker, takvimi geniş bir bakış açısıyla ele alarak, toplamda 16 bin 380 günlük 20 döngüye bölerek gökcisimlerinin hareketlerine odaklandılar. Bu çalışmalar sonucunda, takvimin aslında gökcisimlerinin "sinodik" dönemleriyle uyumlu olduğu ortaya çıktı. Bu periyot 20 yıla denk gelirken, bugün kullandığımız takvimde ise 45 yıla karşılık gelmekteydi.
Dünya'dan bakıldığında, Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin gökyüzünde aynı noktaya gelmesi için gereken süreye sinodik periyot denil,yor. Ancak gezegenlerin sinodik periyotları birbirinden oldukça farklıdır. Örneğin, Merkür belirli bir noktaya 117 günde bir geliyor, bu da Merkür'ün 819 günlük Maya takviminde sinodik döngüsünü 7 kez tamamladığı anlamına geliyor. Venüs için bu süre 585, Jüpiter için 399, Satürn için 378 ve Mars için ise tam 780 güne denk geliyor. Neptün çıplak gözle görülemeyen bir gezegen olduğundan, onun sinodik periyodu hesaplanamıyor. Bu nedenle, bu gezegenlerin gökyüzünde aynı noktaya gelmesi için gereken gün sayısı, Mayaların 819 günlük takviminin bir yılına sığmıyor.